Şahika Ercümen / Dünya Serbest Dalış Rekortmeni

Benim için hayat ilk nefes aldığımda değil, ilk nefesimi tuttuğumda başladı.

Benim için hayat ilk nefes aldığımda deÄŸil, ilk nefesimi tuttuÄŸumda baÅŸladı. Bu, benim hayatla ilgili en önemli cümlem… ÇocukluÄŸumda bırakın spor yapmayı, evden dışarıya bile çıkamıyordum. Astım rahatsızlığı, nefes dahi almama engel oluyordu. Annem sabahlara kadar başımda bekler ve doktor ziyaretlerimiz hiç eksik olmazdı. Fakat yazın denize girdiÄŸim zamanlar kendimi çok iyi hissederdim.

İlkokul sonrası, Anadolu Lisesi’ni kazanmıştım ve yabancı dil öğrendiğimiz hazırlık sınıfında İngilizce öğretmenimiz Meral Yerdelen ile su sporları kulübünü ziyarete gitmiştik. Gün batımında, denize nazikçe dokunan güneş ışınları adeta mücevher gibi gözlerimi kamaştırıyordu. Çanakkale Sualtı Sporları Kulübü antrenörleri Mehmet Günaydın ve Hakan Şanlı, fiziksel yapımın sualtı sporlarına çok uygun olduğunu ve bu sporu denemem gerektiğini söylemişlerdi. Ben ise denizin büyüleyici güzelliğini seyretmekten kendimi alamıyordum. Benden nefesimi tutup sualtında gidebildiğim yere kadar gitmemi istediler. Kafamı suyun altına soktuğum andan itibaren büyülü bir dünyada olduğumu anladım. Adeta nefes alıyordum, sanki suya girince bazı süper güçler kazanmıştım.

sahika_ercumen_blog_gorsel_2

Ä°ÅŸte her ÅŸey o anda baÅŸladı… Suyun altına her dalıp çıktığımda yeniden doÄŸuyordum. Yıllarca spor yapamamanın hırçınlığı ile diÄŸer takım arkadaÅŸlarım 2 saat antrenman yapıyorlarsa, ben 6 saat antrenman yapıyordum ve her antrenman sonrası yenileniyordum. Spora baÅŸladığım ilk yıllarda, milli takıma seçilmiÅŸtim fakat benim hedeflerim çok daha büyüktü. Bazı ÅŸeyler ruhumuza adeta kazınmış. Nedendir bilinmez, çocukluÄŸumdan beri en derine inen olmayı istemiÅŸimdir. Hastalığımdan dolayı yemek yemediÄŸim zamanlarda komÅŸumuz sevgili Orhan Amca’nın bana denizkızı resimleri çizmesini ister ve ona hayran hayran bakarken anneannemin bana birkaç lokma yedirmesine izin verirmiÅŸim. Denizkızı masalları beni hep çok etkilemiÅŸtir. Dedemin ve dayımın ansiklopedilere ilgileri vardı ve evimizde denizlerle ilgili özel ansiklopediler bulunuyordu. Bu ansiklopedilerin yunuslar ve balinalarla olan kısımları hep eksiktir çünkü o sayfaları hep yanımda taşımak istediÄŸim için oradan muzurca koparıyordum 🙂 Åžimdi durup düşündüğümde daha o yıllarda içimde ne büyük bir tutku olduÄŸunu hissedebiliyorum. Dünya rekorları kırarken aslında tek yaptığım tutkularımı takip etmekti…

İlk dünya rekorumuzun sıradışı olmasını istemiştik ve dünyanın en zor dalış kategorilerinden birisi olan Buz Altı Dünya Dalış Rekoru’nu denemeye karar verdik.

Dünya rekoru kadınlarda 70, erkeklerde 100 metreydi. Biz ise hem kadınlar hem erkekler rekorunu geçerek Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi istiyorduk. Buzun altı çok soğuk. Buz gibi terimini orada bir kez daha anlıyorsunuz. Bunun yanında, buz altının en büyük zorluğu üzerinizin 30 cm’lik buz tabakası ile kapalı olması ve sadece tek bir çıkış noktanız olması. Bu rekorun zorluklarının farkında olarak ciddi bir kamp dönemine girdim. Antrenmanlarda 100 metreye yaklaşmıştım fakat rekora 2 hafta kala Alman bir erkek dalgıç, rekoru 100 metreden 108 metreye çıkarttı. Buzun altı için bu büyük bir fark. Biraz sarsıldığımı itiraf etmeliyim fakat bu kadar zorluğa rağmen demoralize olmak yerine kendimi motive ettim. Ben bunu gerçekten istiyordum ve o gün elimden gelenin en iyisi için dalacaktım. Bahane yaratmak ve vazgeçmek için çok sebep vardı fakat orada gerçekten bir şampiyon olmak için ne gerektiğini anladım; ya kendi en iyimi ortaya koyup cesurca mücadele edecektim ya da eve dönecektim.

Tabii ki son nefesime kadar elimden gelenin en iyisini yapmayı seçtim. Fakat bunu uygulamak, söylemek kadar kolay deÄŸil. Rüyalarımda bile bunu ne kadar istediÄŸimi görüyordum ve korkularımla yüzleÅŸiyordum. Zorluklar ve korkular, aşılmak için, beni daha yüksek bir basamaÄŸa taşımak için oradaydılar. Fark ettim ki onları kabullendiÄŸimde ve yaptığım iÅŸten keyif aldığımda daha iyi bir performans gerçekleÅŸtirebiliyorum. Sonra çocukluÄŸumu düşündüm, nefes alamadığım günleri… Artık nefes alabiliyorsam; herÅŸeyi yapabilecek gücüm vardı. Git ve kazan dedim kendime! Ä°ÅŸte benim hikayem böyle baÅŸladı…

2011 yılında Avusturya Kuzey Buz Denizi’nde 110 metrelik bir mesafeye dalarak Buz altı Yatay Dalış Dünya rekorunu kırmayı başardık ve Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye hak kazandık.

Tutkuyla yaşamak ve farklı yaşamlara dokunmak yaşamımı onurlandırıyor. Ben de bunun büyüsü ile kendi en iyimi keşfetmeye devam ediyorum.

Bir yorum yapılmış

  1. Avatar orhan karakuş 15/07/2015 22:09 tarihinde yazdı

    Güzel bir dirim öyküsü…azim ve karalılık her güçlüğü yenecek ruhla donatır insanı…baki selamlar…

Yorumlarınızı bekliyoruz

e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*