Can Çaka / Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes CEO

Pandemi süreci, tüm dünyanın tecrübe ettiği zorlu bir dönem oldu ve olmaya da devam ediyor. COVID-19 bir sağlık konusu gibi görünse de aslında hayatımızdaki birçok alanı etkiliyor ve değiştiriyor. Bu bağlamda uzmanların bir kısmı  pandeminin 11 Eylül saldırıları ve 2008 Küresel Finansal Krizi sonrasındakine benzer bir paradigma değişimine veya türbülansa neden olabileceğini düşünüyor. OECD ise 2020 yılı için dünya ekonomisinde %2,4 oranında bir daralma öngörüyor.

Pandeminin ne zaman sona ereceğini ya da ekonomik yansımalarının tam olarak nasıl olacağını henüz bilmesek de öngörebildiğimiz bir konu var; o da önemi giderek artan “sürdürülebilirliğin” iş dünyasının ortak odak noktası haline gelmesi. Zira sürdürülebilirlik bu dönemde, daha önceki ekonomik durgunlukların aksine maliyet tasarrufu için bir kenara atılmıyor, iş sonuçlarına pozitif etki eden bir unsur olarak da öne çıkıyor.

Anadolu Efes olarak imzacısı olduğumuz ve benim de Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptığım UN Global Compact’ın üye sayısının her geçen gün artması bunun göstergelerinden biri. Bu artış bize şunu söylüyor; insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele ve benzeri konuları içeren 10 evrensel UN Global Compact ilkesini imzalayan ve faaliyetlerini bu ilkelere göre yürüteceğini taahhüt eden şirketler çoğalıyor. Bu alanda çeşitli platformlar kuruluyor, iş birlikleri giderek artıyor. Bu bağlamda global ölçekte halk sağlığını tehdit eden bu salgının bir anlamda uyanışa neden olduğunu da söylemek mümkün.

Kurumsal sürdürülebilirlik uzun vadeli bir dönüşüm süreci

Sürdürülebilirlik konusunda sorumluluk üstlenen şirketler konuyu uzun vadeli hedeflerle takip ediyor. Bu şirketler, birçok anlamda dünyaya, topluma ve çevreye etkisini ölçüyor; bu ölçümlerden hareketle dengeleme, yönetme, iyiye yönlendirme sürecini hayata geçiriyor.

Sürdürülebilirlik, şirketlerin tedarik zincirlerini daha şeffaf ve operasyonlarını daha verimli hale getirirken, bu operasyonların her türlü zorluğa dayanma ya da bu zorlukların üstesinden gelme yeteneğini de geliştiriyor. Bu bağlamda yatırımcılar, sorumlu şirketlerin daha az riskle ve daha iyi bir performansla yönetildiğini düşünüyor ve  sorumlu şirketlere daha fazla yatırım yapıyor.

Öte yandan müşterilerin, tüketicilerin ve çalışanların/yeteneklerin, dünyanın karşı karşıya kaldığı sorunların sadece izleyicisi olmak istemediğini görüyoruz. Tam tersine çözümün birer parçası olmak ve harekete geçmek istiyorlar. Artık tüketimlerini şirketlerin bu konulardaki duruşlarına göre gerçekleştiriyorlar. Bu nedenle de özellikle pandemi dönemi, şirketlerin varlık nedeninin sıkça sorgulandığı bir dönem olarak öne çıkıyor. Tüketicilerimiz varlık nedenimize, içinde bulunduğumuz toplumlara ve çevreye nasıl katkı sağladığımıza, sosyal fayda yatırımlarına daha fazla değer veriyor. Özellikle gençlerin bu konuda daha da duyarlı olduğunu görüyoruz.

Küresel sorunlarla baş edebilmek, küresel iş birlikleri gerektiriyor. İçinde bulunduğumuz dönemde hükümetlerin, merkez bankalarının veya Dünya Sağlık Örgütü’nün bu salgınla mücadeleyi tek başına yürütmesi imkânsız. Aslına bakarsanız bu diğer tüm küresel sorunlar için de geçerli. Ancak herkesin ortak amaçlarla harekete geçmesi ve iş birlikleri kurması bu mücadeleleri sürdürülebilir kılabilir. 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı,  günümüz dünyasının ortak ve en acil sorunlarına işaret ederek, tam da bu mesajı veriyor. Global sorunlarla mücadeleye uzun vadeli perspektiften bakmanın ve ortak hareket etmenin önemi büyük. İş birliği kurmaya, içinde bulunduğumuz toplumlarla ve ekosistemlerimizle bir bütün olduğumuzun farkına varmaya ve toplumların gelişmesi için harekete geçerek aktif rol almaya ihtiyacımız var. Gerçek küresel koordinasyon ve iş birliği olmadan ne salgınlarla ne de iklim değişikliği ile mücadele edemeyeceğimiz ortada.

Anadolu Efes olarak sürdürülebilirlik, kurulduğumuz ilk günden bu yana odağımızda. Bu alandaki çalışmalarımızı Pozitif Etki Planı çatısı altında topluyor ve 10 yıllık hedeflerimiz çerçevesinde “sürdürülebilirlik” stratejimizi takip etmeye devam ediyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde çevre, değer zinciri, çalışanlarımız ve toplum için artı değer yaratmak için çalışıyoruz. Örneğin; Rusya’da faaliyet gösterdiğimiz bölgelerde yerel halkın temiz doğal suya erişimini sağlamak üzere su kaynaklarının yenilenmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Doğal su kaynaklarının korunması için ortak bir sorumluluk bilinci oluşturmayı hedefleyen projemiz kapsamında son dokuz yıl içinde 80’den fazla kaynak yeniledik. Kazakistan’da gerçekleştirdiğimiz bir proje kapsamında ise ülke doğasının sembolü olan 25 bozkır kartalını yetiştirerek doğaya saldık. Almaty bölgesinde yürüttüğümüz projeyle kartal sayısı bölgede dört kat artış gösterdi. Biyoçeşitliliğin desteklenmesi adına önemli bir adım olan bu projemizi ulusal seviyede genişletmeyi hedefliyoruz. Türkiye’de ise yaptığımız en önemli çalışmalardan biri çevreci ambalaj ve servis sunum malzemeleri üzerine. Bunun için girişimcilik ekosistemi, üniversiteler ve tedarikçiler ile yakın çalışıyoruz. Plastik yerine biyobozunur festival bardakları, zeytin çekirdeğinden buz kovası, doğa dostu çoklu ambalajlar ile çevreye katkı sağlamaktan mutluluk duyuyoruz. Öte yandan Akıllı Tarım uygulamaları ile bir yandan ham maddelerimizin tedarikçisi çiftçilerimizin hayatını kolaylaştırıyor, tarla verimliliğini artırıyor ve yerel kalkınmaya katkı sağlıyoruz bir yandan da iklim değişikliği ile mücadeleye destek oluyoruz.

Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımıza pandemi döneminde de ara vermeden devam ettik. Yeni sorumluluklar üstlenerek sektörümüz, ekosistemimiz ve toplumumuz için faaliyette olduğumuz tüm ülkelerde sosyal fayda projeleri geliştirip hayata geçirdik. Pandemi döneminde önceliğimiz, başta çalışanlarımız olmak üzere tüm iş ortaklarımızın sağlığını ve güvenliğini korumak oldu. Bununla birlikte tüm ekosistemimizin devamlılığını sağlamayı da odağımıza aldık. Operasyonlarımızın bulunduğu ülkelerde paydaş olarak tanımladığımız, yeme-içme ve eğlence sektörü çalışanları gibi ekosistemimizdeki farklı paydaşlarımızla ve toplumla omuz omuza durduk ve durmaya devam ediyoruz.

Küresel Amaçlar, yoksulluğu ortadan kaldırmayı, gezegenimizi korumayı ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için evrensel eylem çağrısını hedefliyor. Gelecek nesiller için yaşamı sürdürülebilir biçimde iyileştirmek amacıyla bu alanlarda inovatif bakış açılarını çoğaltmaya ihtiyacımız var. Bugün itibariyle şirketler olarak odaklanmamız gereken en önemli noktalardan biri, gelecekte böyle bir krizin tekrar ortaya çıkmasını önleyecek yöntemlerin üzerine düşünmeye başlamak. Bu yöntemlerin odağında da “sürdürülebilirlik” ve “sürdürülebilir kalkınma amaçları” olmalı.

Yorumlarınızı bekliyoruz

e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*