İnsana odaklanmak, yaşama odaklanmaktır
Tıp fakültesine giren her genç gibi benim de çocukluk hayalim doktor olmaktı. İnsanlara yardım etmek, hastalıklarını iyileştirmek, acılarını dindirmek ve iyileştikleri zaman gözlerindeki o sevinci görebilmek… Hekim olunca anladım ki mesleğimizin özü, bilimin ışığı altında hastalara ruhen ve bedenen şifa vermek olsa da işin sırrı bunu insana yakışır bir şekilde sevgiyle, şefkatle yapabilmekte; insanları en hassas oldukları bu hastalık dönemlerinde ilgiyle, dikkatle dinleyip, anlayıp incitmeden iyileştirebilmekte. O yüzden hekimliğin, sadece bir bilim değil aynı zamanda bir iletişim sanatı, hatta bütünüyle hastalara, insanlara adanmış bir yaşam şekli olduğu söylenir.
İnsanın insana hizmet ettiği en önemli alan olan sağlık sektöründe birinci öncelik elbette ki insandır. Bu konuda bir hekim olarak çok şanslıyım, çünkü içinde yer aldığım kurum, bu konuda titizlikle çalışarak hasta memnuniyetini, onların iyiliğini, hayatlarının kolaylaşmasını sağlamak için elinden geleni yapan bir kurum. Anadolu Sağlık Merkezi’nde 2005 yılındaki açılışımızdan bu yana “önce insan” anlayışıyla çalışıyoruz. 2013 yılında da İnsan Odaklı Bakım Departmanı’nı oluşturarak Türkiye’de bir ilke imza attık. Bu anlayışımız temellerini hastanemizin bünyesinde bulunduğu Anadolu Grubu’nun odağa her zaman insanı alma değerinden alıyor.
Kardiyoloji Uzmanı olarak çalıştığım Anadolu Sağlık Merkezi’nde 2005 yılından beri binlerce hastam oldu. Hepsine empati ile yaklaştım, özenle, ailemden biri gibi baktım. Biz hekimler de hasta oluyoruz ya da ailemizden biri hastalanabiliyor. Böyle zamanlarda madalyonun öbür tarafını da görüyor ve insan odaklı bakım anlayışının önemini, hastanın ya da hasta yakınının güler yüze, morale, “iyileşecek merak etme” sözlerine ne kadar ihtiyacı olduğunu deneyimliyoruz. Yıllar önce annemle babam eş zamanlı olarak zorlu hastalıklara yakalandı. Bu uzun yolculukta hala yanımızda olan doktorların, hemşirelerin, yardımcı sağlık personelinin özeni, desteği sayesinde süreçleri daha kolay atlatıyoruz. Annem de babam da hep Anadolu Sağlık Merkezi’nde tedavi olmak istediler. Çünkü burayı yuvaları olarak gördüler. Öncelikle, burada sorularına cevap bulacaklarını biliyorlardı. Tedavileri ne sebeple aldıklarını, neden farklı bir tedaviye geçildiğini, olası komplikasyonları ya da tedaviyi almazlarsa karşılaşacakları sorunları, komşularından duydukları alternatif yöntemleri doktorlarıyla tartışabildiler. Bakım ve tedavi kararlarına katılabildiler. Ortak karar vermek önemli, çünkü kendi branşımda da dahil olmak üzere bu süreçlere katılan hastalarda tedaviye uyumun çok daha iyi olduğunu biliyorum. Bir yan etki ile karşılaşıldığında “Hemen ilacı keseyim” düşüncesine girmeden onunla nasıl mücadele edileceğini, ne zaman doktora haber verilmesi gerektiğini hastalarımız öğreniyor. Annemin ciddi damar yolu sorunu nedeniyle gece uykuları kaçsa da “Merak etmeyin, halledeceğiz, bulacağız elbet” diyen şefkatli hemşire hanımların varlığı onu rahatlatıyor. MRI çekilirken “Üşürsem” endişesini dile getirdiğinde “Üzerinizi örteriz, üşütmeyiz sizi” diyen teknisyenlerin varlığı onu ısıtıyor. Tüm bunlar belki biz doktorlar için çok hayati olmayan ayrıntılar ama hastalar için çok önemli. Anadolu Sağlık Merkezi’ni benim ve ailemin yuvası yapan işte bu ayrıntılar.
Yurt dışından, ellerinde kocaman dosyalarla gelen ve ilerlemiş hastalıklarıyla dertlerine derman arayan çok sayıda hastamız oluyor. İnsanın yurt dışından, tanımadığı, bilmediği, dilini konuşamadığı bir yere gelmesi, hele hasta olarak gelmesi hiç kolay değildir, bilirim. Ama hastaları hastalardan önce düşünen, onların işlerini halletmeye, tedavilerini ayarlamaya, doktorlarıyla görüştürmeye çalışan, onların mali durumlarını onlar kadar gözeten koca gönüllü tercümanlarımız var.
İnsan varsa işin özünde, özellikle de hasta bir insan varsa her ayrıntı önemli. Ben kişisel olarak yaşadıklarımı mesleki tecrübeme katarak, aynı zamanda hasta ve hasta yakını gibi düşünmeye çalışarak yani empati kurarak ilerlemeye çalışıyorum artık. İnsan Odaklı Bakım, sağlık kurumlarının tümünde olması gereken temel bir yaklaşım. Biz hekimler sağlık ordusunun en önde gelen neferleri olarak hastalarımıza yeterli zamanı ayırarak, dinleyerek, empati kurarak, her türlü sorularına cevap vererek, kaygılarını, endişelerini azaltmaya çabalayarak hizmet veriyoruz. Sadece biz değil, hemşirelerimiz ve tüm sağlık çalışanlarımız da bu kollektif anlayışı sürdürdüğü için İnsan Odaklı Bakım zincirimiz hiçbir halkasında kopmuyor. Bu alandaki çalışmalarımızla, tüm dünyada sağlık sektörünün gündeminde olan İnsan Odaklı Bakım anlayışı alanındaki Planetree Altın Akreditasyonu’nu alan Türkiye’de ve bu coğrafyada ilk hastane olmayı başardık.
Bu kapsamda ayrıca çalışanlarımızın birbirini aday olarak gösterdiği ve iyi davranışları ödüllendirdiğimiz özel programlar uyguluyoruz. Değer Katanlar, İnsan Odaklı Bakım ödülleri (Şefkat Ödülü) gibi başlıklarda farklı alanlardaki iyi örnekleri düzenli olarak ödüllendiriyoruz. İnsanı insan yapan her ne varsa sevinç, üzüntü, heyecan, korku, endişe, mutluluk hepsini hastalarımızla ortak yaşıyoruz. Çünkü bizler bu yolda beraberiz. İyileşen hastalarımızla kopmayan ilişkilerimiz, hatta dostluklarımız da bunun en güzel göstergesi.