Berna Ocakdan / Çelik Motor Chief Young Officer’ı / Marmara Üniversitesi Ekonometri Bölümü Öğrencisi

Y kuşağının ‘plaza insanı’ olarak tabir edilen yaşam tarzını benimsemediğinden bahsediliyor. Kurumsal hayata ait olup olmadığınızı, plazada çalışmak isteyip istemediğinizi sorguladığınız oldu mu hiç? Ben, Y jenerasyonu bir öğrenci olarak ilk iş deneyimimi yaşayacağım zaman sordum bu soruyu kendime.

Geçtiğimiz yaz, Anadolu Grubu’nda Chief Young Officer (CYO) olarak görev aldım. Öncelikle size CYO olmayı üç cümleyle anlatabilirim; “Projeni tanı, sorumluluk al ve harekete geç.” İşte tam da bu noktada, sınırlarını kendi belirleyen 24 kişi olarak, farklı sektörlerdeki Anadolu Grubu şirketlerinde, yerlerimizi aldık. Ben bu süreçte projemi, Çelik Motor’un “Yeni Nesil Araç Kiralama” sloganıyla öne çıkardığı Garenta bünyesinde sürdürdüm. Garenta, araç kiralama sektöründe start-up ruhunu sürdüren ve farklılaşmaya hızla devam eden bir şirket.

İş dünyası, kariyerine yeni başlayan ve birçok değişime tanık olmuş bir Y kuşağı ile karşı karşıya. Y kuşağından biri olarak farklılaşmayı, hayatlarımızın her noktasında hedef olarak görmeye mahkum bırakılan bir nesil haline geldiğimizi düşünüyorum. Önceki kuşakların da dile getirdiği gibi, içinde bulunduğumuz hızlı değişim çağı, elimizdekilerin  kıymetini bilmememizin belki de en büyük nedeni. Hayalini kurarak aldığımız Blackberry, Nokia telefonlarının bir sonraki yıl yok oluşuna şahit olan neslimin değişime ayak uydurmaktan başka çaresi yok.

Peki bizi nasıl bir iş hayatı bekliyor? Hepiniz ilk iş gününüzde, kocaman bir topluluğun içinde biraz olsun yalnız hissetmişsinizdir. Artık iş hayatının tam ortasındasınızdır. Bu noktada önünüzde iki seçenek var: Ya bireysel hareket edecek ve kendinize bir koruma kalkanı oluşturacaksınız ya da çevrenizdekilerin sizi farketmesini sağlayacaksınız. Cevabınız kendinize bir koruma kalkanı oluşturmak ise, işiniz ve siz olarak yolunuza devam etmeye çalışırsınız. Fakat cevabınız diğer seçenek ise ne olacak? İçinde bulunduğumuz dünyanın da etkisiyle, kendimizi insanlardan uzak tutma ve çekme ihtiyacı duyar hale geldiğimizi düşünüyorum. Oysa bizim bir adımımızla işler daha kolay hale gelebilir. Bir “Günaydın”la günümüz daha mutlu başlayabilir. “Bu durumda plaza hayatı mıydı zor olan yoksa bizler, içinde bulunduğum jenerasyon muydu bunu zorlaştıran?” diye sormadan edemiyorum.

Stajım süresince çalışma ortamından beklediğimin, o süreyi yararlı ve güzel kılanın; yeni insanlar kazanmak olduğunu anladım. Farkettiyseniz ilk gün yabancı gelen yüzlerce insan gitgide hayatımıza yerleşmeye başlıyor. Aslında çalıştığımız yeri anlamlı kılan, ne güzel bir manzara ne çok esnek kurallar değil, insanlar…

Anadolu Grubu’nda çalışıyorsanız, çok şanslısınız diyebilirim. Burada sadece aynı sektörden değil birçok farklı sektörden insanla aynı ortamı paylaşabilir, bakış açınızı genişletebilirsiniz. Bu süreçte çok değerli arkadaşlar edindiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Çalıştığımız ortamı güzelleştirmenin yolu birbirimizin iş hayatını kolaylaştırmaktan ve birbirimizi motive etmekten geçiyor. Aslında aidiyet duygusu iş ortamımızdaki etkileşimlerimizle doğru orantılı. Bulunduğumuz noktada elini uzatabilecek ne kadar çok insan varsa, içinde bulunduğumuz kurum bizi ne kadar sahiplenirse o kadar mutlu bir iş hayatı sürdürüyoruz. Anadolu Grubu bünyesinde yer aldığınız sürece, kendinizi değerli hissedeceğinizden emin olabilirsiniz.

Şimdi sizin de yapmanız gereken, gittiğiniz yerde iş hayatınızı güzel kılacak insanlar kazanmak. Unutmayın iş ortamınızda aktif ve mutluysanız, plaza sadece bir sembolden ibaret olarak kalacaktır.

Yorumlarınızı bekliyoruz

e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*