Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde yıllar yıllar önce, Anadolu’da hâlâ kendi değerlerinden beslenen, gücünü Anadolu’nun temiz yüreğinden ve insanlar arasındaki iş birliğinden alan, ticaretle uğraşan “aileler” varmış. Masal bu ya, bu aileler dönem dönem evlerinin kapılarını bir şeyler öğrenmek isteyen meraklı ve azimli gençlere açarlarmış. Ama bu kapıdan girmek öyle kolay değilmiş. Nice sınavları geçmek ve gerçekten istemek gerekliymiş. Bir kez o kapıdan içeri girdikten sonra da rengârenk, dopdolu bir dünya aralanıverirmiş. Misafirler orada nice şeyler öğrenir, nice şeyler yaşarlarmış. Öğrendikleri o derece çokmuş ki ilk geldiklerinde denize bile açılırlarmış. Hiçbir zaman misafir oldukları da hissettirilmezmiş. Ev sahibi gibi ağırlanırlarmış, ev sahibi gibi çalışırlarmış. Canlarının istediği her yere girer, canlarının istediği her şeyi sorarlarmış. Bununla da kalmaz, bu çocuklar daha sonra bu ailelerin bir parçası olma imkanına da kavuşurlarmış. Devamını oku →