Y jenerasyonu, kendi jenerasyonunu nasıl anlatıyor?
Bugünlerde, kurumsal hayatın gündemini meşgul eden yeni bir konu söz konusu: Y jenerasyonunun şirketimize adaptasyonunu nasıl sağlarız? Bahsedilen jenerasyonun çalışma etiklerinin, hatta ve hatta genel kişilik özelliklerinin bile, önceki nesle göre epeyce değişiklik gösterdiği açık bir gerçek. Ama bu anlaşılması güç jenerasyonun bir üyesi olarak söylüyorum, adaptasyon sağlamak çok mümkün.
Her ne kadar tembel ve disiplinsiz olarak damgalansak da, yöneticimizden devamlı bir motivasyon ve destek aldığımız sürece verimliliğimiz artıyor. “E herkes motivasyon ister ki…” diye düşünüyor olabilirsiniz. “Great expectations: Managing Generation Y” araştırmasının da altını çizdiği gibi, bizler daha da özgürlükçü bir nesil olduğumuz için kuralcı yönetici-çalışan ilişkisi, üzerimizde negatif bir etki yaratıyor. Tabii ki özgüveni fazlaca gelişmiş bu nesli arada frenlemekte de sakınca yok. Ayrıca yöneticinin her zaman genç çalışanını dinlemeye, dinlemekle kalmayıp, fikirlerini uygulamaya geçirmeye çalışması da çok önemli. Y jenerasyonunun algıları her daim açık. Önerilerini yöneticilerine iletiyor ve uygulamaya geçiş süreçlerini takip ediyor. Zaten genç kuşak, tartışmalarda söz geçirmekte de kararlı. Gerçekten inandığı ve desteklediği bir fikrin peşini bırakması çok güç. Hırslı ve saldırgan bir söz geçirmekten bahsetmiyorum; yeni nesil bu ikna etme işini zevkle ve sakince yapıyor.
X kuşağının aksine biz, kendimiz gibi insanlarla bir “aile” düzeninde çalışmayı tercih ediyoruz. Eskilerde iş arkadaşlarından farklı olma ve sivrilme isteği vardı. Bizler, takım çalışmasına inanıyor, kendimizle yarışıyoruz. İş hayatında farklı insanların yanında çalışmaya başlayan Y kuşağı, kendini oraya yabancı hissedebiliyor. Bu sebeple ofiste aidiyet duygusunu ve uyumu güçlendirmek de şart. Takım çalışmasına çok sıcak bakmamız, gözü yükseklerde bir yapımız olmadığı anlamına gelmiyor.
Yaş grubumuzun konsantre olması zor gibi gözüküyorsa da bu, bizler aynı anda birkaç işe konsantre olabildiğimiz içindir, aldanmayın! Y nesli doğma büyüme multi-tasker. Ben şahsen bunun biraz da teknoloji ile ilgisi olduğunu düşünüyorum. Küçük yaştan beri telefonda sosyal medyayı, önündeki gazeteden global gelişmeleri ve arka fonda da müzik haberlerini takip edebilen bir nesiliz biz. İnternet bile başlı başına bunun için yeterli… Aynı anda sayfalarca bilgiye erişimle sonuca ulaşmak bazen sadece saniyeler sürüyor. Birkaç işi bir arada yürütmek, yeni nesil için inanın daha kolay. Hem aynı projeye saatlerce odaklanılmadığı için verimsizlik azalıyor, hem de tempo tutturan genç nesli durdurmak, imkansız hale geliyor. Y jenerasyonunun, aynı anda birkaç iş yapabiliyor olması bazen problem yaratıyor olabilir. Örneğin bir Y aynı anda dinliyor, kendi düşüncelerini dile getiriyor ve telefonuyla öğrendikleri hakkında paylaşım yapıyor olabilir; Y’nin bu davranışı çevresindekilere saygısızlık değildir aslında…Tabii ki iş dışındaki şeylerle, tembellik keyfi yapmayı savunmuyoruz fakat bir toplantıda yeni duyduğumuz bir kavramı anında internetten bakmamıza hazırlıklı olmakta yarar var.
Son olarak sabah toplantısında, yöneticinin sert bir kahveyle hazırlığını yapıp, Y neslinin bitmek tükenmek bilmeyen sorularına açık olması lazım. İsmini bu özelliklerinden alan nesil -Why Generation- yaptıkları işi ve yaratacağı sonuçları her daim sorgular. Bunu hem öğrenme açlığına hem de çalışma hayatında şeffaflık isteğine bağlayabiliriz. Yine bu özelliğe paralel olarak yönetici ya da şirket, inovasyona ve yaratıcılığa değer veriyor olmalı. Dinamik yapılı ve gelişmeleri anında değerlendirmesini bilen bir işyeri, her Y’nin çalışmak isteyeceği bir yer olacaktır.
Çoğu işyeri çalışma disiplinini korurken, bahsedilen bu ufak tefek davranış esnekliklerini uygulamaya başladı. Unutmayın ki, bu değişimleri sahiplenebilmek de inovasyonun bir parçası. Sadece bu süreçte dikkatli olmak lazım, Y jenerasyonu sık sık iş değiştirmekten sakınmıyor. Yeniliğe açık olmayan yöneticinin ofisinde yanıbaşında oturan altın madenini kaçırması çok olası!
Pingback: Anadolu Grubu’nda herkes guru | Anadolu Grubu Blog
Pingback: Everyone is a guru in Anadolu Group | Anadolu Grubu Blog